Basından En Son Haberler

Anonim ve limitet şirketlerde tasfiyeye girilmesi ile birlikte atanan tasfiye memurları, görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelemek; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurmak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenleyerek ve genel kurulun onayına sunarlar. 

Tasfiye memurları ayrıca, alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişileri taahhütlü mektupla, diğer alacaklıları ise Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar. 

Tasfiye işlemleri sonunda kalan malvarlığının tasfiyenin tamamlanması amacıyla dağıtılabilmesi için önceleri söz konusu üçüncü ilandan sonra bir yıl geçmesi gerekmekteydi. Bu süre Ticaret Kanunu’nun 543. maddesinde 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması hakkında kanunla yapılan değişiklikle altı aya indirilmiştir Dolayısıyla şirketler, üçüncü ilandan sonra altı ay geçmekle, tasfiyelerini tamamlayabilmektedirler.

Bu altı aylık bekleme süresini beklemek istemeyen tasfiyedeki şirketler, yetkili Ticaret Mahkemesine müracaatla, hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığını veya bütün borçlarını ödediklerini yahut her hangi bir borçları olmadığını ileri sürerek bekleme süresinin kaldırılmasını talep edebilirler. Bu müracaatın yapılabilmesi için yine üç ilanın yapılmış olması gerekmektedir. Mahkemeler bu talepleri, şirket defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapmak suretiyle karara bağlamaktadırlar. 

Buradaki altı aylık bekleme süresi, ana sözleşme ile uzatılabilecek, ancak daha kısa hale getirilemeyecek bir süredir. Dolayısıyla şirket ana sözleşmesinde daha uzun bir sürenin öngörülmemiş olması koşulu ile geçerlidir. 

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’nün 20.2.2017 gün ve 22773931 sayılı Genelgesiyle; 

“- 09.08.2016 tarihinden sonra tasfiye halinde olduğu tescil edilen şirketlerde, şirket sözleşmesinde veya alacaklılara yapılan çağrı ilanında aksine daha uzun süre öngörülmemişse, üçüncü çağrı ilanından itibaren 6728 sayılı Kanun’un 68’inci maddesi ile değişik 543’üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık sürenin tamamlanmasının ardından kalan varlık dağıtılarak tasfiyenin sonlandırılması gerektiği,

- Şirket sözleşmelerinde kalan varlığın dağıtılması için bir yıl veya daha uzun süre beklenmesi öngörülen şirketlerde, tasfiyenin 6728 sayılı Kanun’un 68’inci maddesi ile değişik 543’üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık sürede tamamlanmasının istenmesi durumunda, şirket sözleşmesinin ilgili hükmünün kanunda yapılan değişikliğe uygun olarak değiştirilmesi gerektiğini” açıklamıştır. 

Bakanlığın bu kabulü sonucunda, anılan yasa değişikliğinin şirket ana sözleşmeleri üzerinde değişiklik yaratıcı bir etkisinin olmadığı söylenebilir. Burada şirketler hukukunda, ana sözleşmenin üstünlüğü prensibi -yerinde olarak- benimsenmiştir. 

Bu nedenle ana sözleşmelerinde altı aydan uzun bekleme süresi bulunan şirketlerin, ana sözleşmede yazı daha uzun süre yerine, altı aylık bekleme süresinden yararlanmak istemeleri halinde, ana sözleşmelerini değiştirmeleri gerekmektedir.    

Söz konusu sürelerin geçmesini müteakip şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlık, ana sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Dağıtım, ana sözleşmede ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça para olarak yapılır. 

Tasfiye memurlarının dağıtım öncesi kamu borçlarının da ödenmiş olmalarına dikkat etmeleri büyük önem taşımaktadır. Tasfiye memurları kamunun her türlü alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce dağıtım yapamazlar veya bunlar üzerinde her hangi bir şekilde tasarrufta bulunamazlar. Aksi halde tahakkuk etmiş ve edecek kamu alacaklarından tasfiye memurları şahsen sorumlu olurlar. Tasfiye memurlarının kamu alacaklarına rağmen dağıtım yapmaları ve şahsen sorumlu olarak kamu idarelerine ödeme yapmak durumunda kalmaları halinde, ödedikleri borçlar için kamu alacağı ödenmeden kendilerine dağıtım yapılmış olanlara rücu hakları da söz konusudur. 


Kaynak:Bumin Doğrusoz / Ekonomim.com

Scroll to Top